
Ne yapacağız? Bilmem.
Çocukken sık sık sorardık birbirimize, kaldırıma çöküp birkaç kişi. Arkadaş olmamız bile gerekmezdi.
Birkaç çocuk sadece: "Ne yapacağız?" Her sorunun ardından bir sürü cevap ve koşturmaca gelirdi.
Yapmak yapmaktı o zamanlar, birden çoksak hep birlikte yapmaktı. İlişki denen şey buydu.
Oturup arkadaşlarla konuşuyoruz, çocukluktan çıktığımızdan beri, yıllar yıllardır.
Yanında bu cümleyi sesli kurabildiklerimiz ancak en yakınlarımız, dostlarımız.
"Ne yapacağız?" Ellerimizi dizlerimize bağlayıp, başımızı yumruklarımızın arasına alıp, gözyaşlarımızı gözümüzde tutamayıp bazen, yine tıpatıp aynı cümleyi kuruyoruz.
Oysa şimdi yapmak, yapmak değil. Sadece gelecekte alınacak nefeslerin, beklenen zevklerin ve tatminin, gelecekte aynı acılardan daha ustaca kaçabilme taktiklerinin, böyle birtakım rahatlatıcı ipuçlarının peşindeyiz.
Oysa şimdi biz, biz değiliz. Biz olmaya yüklenmiş hiçbir anlamın olmadığı o yıllarda yaparak kurabildiğimiz ortak gerçeğin zerresini bile tutamıyoruz ortamızda.
Konuştukça konuştukça, herkesten mütemadiyen bazı "biz"ler uçuyor, tutamıyoruz. Herkes birbirine dümdüz bir yankıysa, yapabileceğimizin en iyisi buysa, neden soruları hala birbirimize soruyoruz? Neden hala sesli düşünüyoruz?
Fotoğraf: mirocn