28 Haziran 2010 Pazartesi

rüya



Tokyo'da yalnız olmak zor. Her şey çok pahalı. Yağmur yağar, sık sık.
Ben yalnızca bir kez gittim; rüyamda. Her şey beyaza yakındı, çok pahalıydılar ve yağmur yağıyordu sık sık. Yapamadım. Ölemedim de. Tam köşeye sıkışmış, kadrajın en alt köşesine ve kilo veriyordum yukardan aşağı. O geldi, tepeden, kocaman.
Ben büyüdüm, kocaman. Oturdum. Üstümden geldi, yüzüme eğildi, yanağımı öptü. Sonra küçüldü, omzumdan kaydı, kucağıma oturdu, kafasını kaldırdı, bana baktı. Kocaman. Sonra minicik, sonra tastamam. Sonra... sonrası yoktu.

Rüyamda Tokyo'da yürüdüm. Özlemin özlemi, fikrin fikriyle. Sokakları çizdim, insanları boyadım, şehri yaptım, bütün şehri, tek bir rengin tonlarıyla.
Sonra o renkten çökeldim kadrajın en alt köşesine. Çünkü tek şehir, tek O, tek bir renk olmaz. Peki nerede diğerleri?

Belki ben dünyadaki ilk dili yapsaydım, sonra da dünyadaki ilk şehri yapsaydım, belki ben o şehre "tokyo" diyecektim ve bu dünyanın ilk kelimesi olacaktı. Hiçbir şey bilmeden. Büyük harfe ihtiyacı olmayacaktı. Tokyo'da olmak için rüyaya gitmeye ihtiyacım olmayacaktı. Bilmemenin özkütlesi olmayacaktı. Uzak hikayeleri, pahalı biletleri, onu hayal etmekten uzaklaştıran başka yapıcılara ait onca yabancı ayrıntısı olmayacaktı. "benimtokyom" olacaktı.

Bu benim rüyam, şehir de benim şehrim olmalı ya. Olmuyormuş. Başkaları rüyamı da istila edebilirmiş her an, böyle olmuş tarihte çok zaman. Hikayeler tek renk yazılmıyormuş. Peki nerede diğerleri?

O, Siz, Onlar. Siz fikirler, fikirlerinizin fikirleri. Fikirlerinizin fikirlerinin fikirleri de var mı peki? Yakın, uzak, çok uzak. Tek, topak, Mopak. Yani, çoklukta birlik ve onun hamur hali ve o hamurun markalaşmış hali ve o markanın sanal bir sayfaya yazılmış hali ve o çoklukta birliğin hamurunun markalaşmışının sanal bir sayfaya yazılmış halinin Siz Fikirler'e sunulmuşu da, işte burada!

Çıkın rüyamdan! Girecekseniz doğru dürüst girin. Girdiyseniz lütfen haber verin.

Gerçek bir rüyadan çıkartılmıştır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder